Thales kimdir?

Felsefe Müjdecisi Thales
Yeryüzündeki bilimsel/düşünsel etkinliklerin izleri -yazının bile henüz bulunmadığı- on binlerce yıl öncesinde görülmekteyken, henüz yeni geçtiğimiz M.Ö. 625-545 yılları arasında yaşamış olan Thales’in, bilimin ve daha çok felsefenin başlangıcında yer alması biraz tuhaf gelebilir. 
Bunun temel sebeplerinden ilki; Thales öncesi dönemde gökyüzündeki ve yeryüzündeki merak uyandıran olayların açıklaması, ekseriyetle doğaüstü bir güce bağlama kolaycılığına kaçmaktaydı. Diğer ve daha önemli sebep ise daha eski dönemlerdeki bilimsel etkinlikler ekonomik ya da faydacı bir temele dayanırken, Thales’in bilimsel uğraşlarının tetikleyicisi daha çok hakikate olan meraktır.

Söz gelimi Nil Nehri çevresine kurulmuş olan Mısır Medeniyetinin güneş takvimini bulmasının nedeni Nil Nehri’nin yılın belli zamanlarında taşması olduğu bilinir. Nil’in taşması çevredeki tarlaların sınırlarının kaybolmasına neden olur, bu da Mısırlıların geometride gelişmesini doğurur. Bu bilimsel etkinliklerin temelinde ekonomik ihtiyaç yatar ama Thales’inki farklı bir ihtiyaçtır, bilme ihtiyacı.

Thales Milet’lidir. Milet, Ege’de bir sahil şehri. Bir zamanlar tüccarlık eder iken Mısır’a gitmiş, yani Nil Nehri’ni o da görmüş. Arkhe olsa olsa su olur demiş. Arkhe ilk madde, temel madde demek. Yani her şeyin özünde bulunan, her şeyin ondan oluştuğu ve yine ona dönüşeceği şey. 

Thales işte bunun su olduğunu düşünür. Uçsuz bucaksız denizler görmüştür, Nil Nehri’nin yıkıcı gücünü görmüştür. Tohumların filizlenmesi için neme ihtiyacı olduğunu görmüştür. Dahası suyun(sıvı) buza(katı) ve buhara(gaz) dönüşebildiğini görmüştür.

Thales’in arkheyi su olarak düşünmesinde tahmin edileceği üzere gözlemleri etkilidir. İşte bilimsel düşüncenin önemli bir şartı; gözleme dayanma. Kendinden önceki bilimsel faaliyetlerden farkı gözleme dayanmak değil ancak, farkı ulaştığı sonucun doğrudan düşünceye(bilime) hizmet etmesidir. Yine de Thales’in bu düşüncesi myth’den tümüyle kopuk değildir. Thales suyun tanrısal olduğunu düşünür. Aristoteles’in aktardığına göre Thales, “Her şey tanrılarla dolu” demiştir. Suyun yaratma gücüde buradan geliyor ve yaratılanlar da sudan ayrı değil. Thales’in attığı bu ilk adım felsefenin müjdecisi olup çıkıyor. Onun başlattığı, şeylerin ilk nedenini düşünme etkinliği kendinden sonraki filozofların da temel sorusu oluyor. Doğayı anlama çabasında bulunan bu ilk filozoflara doğa filozofları, uğraşlarına doğa felsefesi diyoruz.

Thales filozofların ilkidir. O çağlarda bilim ve felsefe ayrı disiplinler olmadığından Thales bilim insanı da oluyor aynı zamanda. Mısırlılardan öğrendiği geometri, Babillilerden öğrendiği astronomi sayesinde M.Ö. 28 Mayıs 585’te gerçekleşen Güneş Tutulmasını önceden tahmin edebilmiştir. Çeşitli geometri teoremleri bulmuştur. Thales yazılı hiçbir eser bırakmadı, hakkındaki çoğu bilgiye Aristoteles aracılığıyla ulaşıyoruz. Aristo(teles) Politea’sında ilginç de bir anekdot anlatıyor:

“Felsefenin hiçbir işe yaramadığını gösteren yoksulluğu yüzünden kınanıyordu Thales. Bir yıl yıldızlar konusundaki ustalığıyla daha kıştan, gelecek yıl büyük bir zeytin ürünü olacağını bilmiş, böylece parası da az olduğundan Chios ve Miletteki zeytin preslerini kullanmak için pay vermiş, başka artıran olmayınca presleri çok düşük fiyata kiralamış. Zeytin toplama zamanı gelip herkesin prese ihtiyacı olduğu zaman Thales onları istediği fiyata satmış ve epey para kazanmış. Böylece dünyaya, filozofların isterlerse kolayca zengin olabileceğini, fakat onların tutkularının başka türden olduğunu göstermiş.”

Önemli not: "Temel madde olarak Thales suyu alıyor ve bunun içinde tanrısal yaratma gücünün, mıknatıs taşındaki çekme kuvveti gibi bir hayat gücünün bulunduğunu düşünüyor. Her şeyin tanrılarla dolu olduğunu söyleyen Thales için dünyada tanrısal olmayan hiçbir şey yoktur. BU CANLI VE RUHLU MADDE ÖĞRETİCİ MONİZMİN TA KENDİSİDİR."

e-Felsefe Kapısı / Emre Yağcı

Yorumlar